Cumartesi, Kasım 27, 2010

Harry Potter and Deathly Hallows Part I



Küçüklüğümden beri Harry Potter serisine ayrı bir ilgi göstermişimdir.Hatta çok çok ayrı.
Ölüm Yadigarları'nı da bekliyordum uzun zamandır, sonunda bugün gidebildim sinemaya.Harry Potter'ın ve arkadaşlarının başına gelmeyen kalmadı gerçekten doğduklarından beri.Harry Potter, dünyayı kurtaracak çocuk, evet.Film falan tamam ama, insan bir yerde kötü oluyor.Önce anne-babasını, ardından Sirius'u, sonra Dumbledor'u şimdi de Dobby'yi kaybetti, Ron ile Hermione kaldı bir tek yanında.Gerçi onların da bu uğurda kaybetmedikleri bi'şey kalmadı da, her neyse.Sonuçta, Voldemord'la savaşacak olan çocuk Potter.Bazen filmi falan bırakıp insan kendini o kadar kaptırıyor ki, bugün Dobby ölürken abartısız söylüyorum.Hüngür hüngür ağladık.Sen de mi Dobby ya sen de mi.Çok tatlı bi'şeydi Dobby ya, çok yazık oldu.Ah şu Belatrix yok mu, Sirius'u öldüren de oydu, hatırlıyorsanız.Sirius ve Dumbledor en sevdiğim karakterlerdendi.Hala bu filmin etkisinden kurtulamayarak söylüyorum ki, gerçekten bu bölüm de üzülelim mi sevinelim mi bilemedik.Tam hortkulukları buldular derken, yakalanıyorlar.Tam oldu derken Karanlık Lord asayı buluyor falan filan.Belkide Dumbledor ya da Sirius olsaydı Harry bu kadar şey kaybetmeyecekti.Bir de gerçek hayatta Harry'nin yani asıl adıyla Daniel'ın kanser olduğunu öğrendim. bayağı şaşırdım, kötü oldum.Elimde olsa saçmalık bu ya, filmin içine girip kendim yardım edecektim çocuğa, o kadar kötü oldum yani.
Hep sevmişimdir karanlığı blogumu takip eden arkadaşlarım bilirler.Filmde karanlık, İngiltere'nin o güzel manzarasıyla birleşince muhteşem bir şey oldu, seyrine doyamadım.İşte bunu çok sevdim bugün.İngiltere'yi bir türlü görememenin şikayetiyle umutsuzluğa kapılarak filme devam ettim.Aynı zamanda bugün hep kötüler kazandı.Hele Voldemord Dumbledor'un mezarını açıp, gelmiş geçmiş en güçlü asayı Dumbledor'un yanından aldıktan sonra, havaya öyle bir kötülük hakim oluyor ki, bir sonraki film hakkında insanı çok düşündürüyor.Bence çok şey kaybettiler ama iyilik kazanacak.Harry ve arkadaşları kalacak geriye, Dumbledor da ölmemiştir hem. O olmazsa Harry'nin Voldemord'u öldürmesi imkansız gibi geliyor bana.
Bölüm 2, 2011 Temmuz'u heyecanla beklerken, sizinde başınızı fazla ağrıttığımı düşünerek gideyim yavaştan.
Olacak olacak, devam.Yolunuz açık olsun, sizi seviyoruz Harry James Potter, Hermione Granger ve Ronald Weasley.Seni de unutmayacağız Sirius Black.

Salı, Kasım 23, 2010

Allah Dedim!



Var mıdır "Allah" diyen sesten üstün ses,
Var mıdır "Allah" yoluna çağıran sesin üstüne ses!
                                  

Pazartesi, Ağustos 02, 2010

Hindsight


Sanıyorum bazenler olmayacak artık,
Kalp kendini frenliyor.
İçten gelenler söylenmeyecek yüze,
Geç de olsa gerçekler anlaşıldı.
Aslında hep bilinen,
Ama yüzüne vurulmayı bekleyen gerçekler.
Acıtsa da canını kendin temizlemeye başlıyorsun yaranı.

Sanıyorum perdeler kapalı kalacak artık.
Uzun süreli olsa gerek,
Kalp kararıyor, atışlar huysuzlaşıyor.
Kandırılmayacak öyle artık beynin, kalbin.
Kendin tarafından.
Hiç değilse kendine rahat olacaksın,
Her iç çekişte ya da her arkaya dönüp baktığında...

Belki de her zaman biliyordum.

Perşembe, Temmuz 15, 2010

Dınınım Film Arası!




Şu iki üç haftadır filmlerle bayağı meşgulüz.Okuldur, dersanedir vs. zaman bulamıyorduk önceleri.Ancak hafta sonları ya da gece olunca uyuklayarak film seyretme pozisyonunda olabiliyorduk.Her gün en az iki film seyrederek izleyemediğim zamanların acısını çıkarır gibiyim.Film Arası dedim ama sanırım sürekli Film Arası uyguluyorum.Gelelim filmlere...

Dün yeni bir film almıştım."Diş Perisi" adı.Orjinal adıyla "Tooth Fairy". Fantastik, komediye giriyormuş türü.Oturdum izledim abimle, o kadar güldük ki sonrasında tüm gün komedi filmlerinden vazgeçemedik.Şu adamlar ne güzel film yapıyorlar ya, hayal güçlerine imreniyorum.

Bugün de ne izleyelim ne izleyelim derken, 2008'de vizyona giren Hancock aklıma geldi.Bilim kurgu türünden olup, çok iyi denilebilir.Komedi, dram bir arada yaşanıyordu sanki.Evet, çok güzeldi.Filmde o kadar güzel bir noktaya değinmişlerki, filmin etkisinden hala kurtulamadığımı belirtmeliyim.Will Smith ve Charlize Theron çok iyiydiler her zamanki gibi.Bir şeyden sürekli bir ders almalıyım ya da anlam çıkarmalıyım bu huyumdan nefret ediyorum ama yine de çıkardığım anlamı da sizlerle hemen paylaşayım.(:
Sevgi öyle bir duyguki, ölümsüzü bile ölümlü yapabilecek bir güce sahip.
Tabii ölümsüzlük diye bir şeyin olmadığını biliyoruz. Ama bu filmde gerçekten insanlara sevginin, bağlılığın gücünü en iyi şekilde anlatabilecek ya da gösterebilecek bir yol bulmuşlar, şüphesiz.

Sonra çıkardığım bir diğer anlam ise, Bir şeyi başarabilmek için önce inanmak gerekir.Bir şeyi yapabileceğine inanırsan, başarmış sayılırsın.Çünkü inanmak, büyük bir başarıdır.
Etkilendim etkilenmesine de biraz üzüldüm açıkcası.Kendini bir şeylerin içinde hissederken, onların hepsinin sadece film olması çok kötü gelmeye başladı filmin sonlarına doğru...(:

Her neyse sanırım çok şey istiyorum.Filmlerden bahsediyorum, çenem açılmışken bir iki filmden de bahsetmeden geçemedim."The Lovely Bones" orjinal adı, bizcesi "Cennetimden Bakarken"
olan bir film.Daha dün aldım. Ama uzun zamandır bekliyordum cd'sinin çıkmasını.Normalde gerilim, korku filmleri sevmem ama aylar öncesinden bu filme karşı ayrı bir his oluştu içimde filmin gizemi, dikkatleri üzerine çeken senaryosu hayal olsa da çok ilginç ve güzel geldi.Hemen izlemek istiyorum ama bu keyfi yarın ablamla paylaşacağım sanıyorum.Filmde ölen kız cennete gidiyor ve babasına onun katilini bulması için farklı yollarla yardım etmeye çalışıyor.Gerçekten gerilimi bol bir film ama kesinlikle izleyeceğim.Bundan ne anlam çıkartacağım çok merak ediyorum şimdi.

Son bir filmcik, kusuruma bakmayın.Çenem açıldığı zaman kapatamama gibi bir özelliğim var.Hemen filme geçeyim. Bu da şey, "Ondine".Bir deniz kızıyla bir balıkçı arasındaki acayip bir öyküden meydana geliyor.Bizimkiler nasıl çeviri yapıyorlar anlamıyorum.Kendileri bir ad koyuyorlar ve filmi izlemek için en önemli olan şeyin özelliğini yani adın özelliğini berbat ediyorlar.Buna da "İlahların Aşkı" diye bir isim bulmuşlar.Bu işi hiç sevmiyorum.Bu filmi de günlük msn sayfasında sinema haberlerinde görmüş, araştırmıştım.Bu filmde gizemli geliyor.Ama sanki masallara kaçıyor gibi biraz da.Ay bana n'oldu bilmiyorum gizemli olan her şey beni kendine doğru çekiyor sanki.Her neyse onun da cd'si çıksın alacağım en yakın zamanda.Haydi Bismillah diyorum.Pc'min, hayal dünyamın başından ayrılıp, gözlerimi yine çeviriyorum çok meşgul olduğum hayatıma.
Hayri Pıtır'ımı ve Narnia'nın son serilerini de heyecanla bekliyorum.

Pazartesi, Temmuz 05, 2010

Meçhul Sözlük:

Gece: Düşüncelerin ve duyguların dile geldiği tüm azaların sessizce yaşamak için bağırdığı en anlamlı vakit.


Saygılarımla.;)